İçeriğe geç

Hangi hastalıklar engel sayılır ?

Hangi Hastalıklar Engel Sayılır? İnsan Hikâyeleriyle Bir Bakış

Hepimiz hayatımızda bir şekilde engellerle karşılaşmışızdır. Bazılarımızın engelleri gözle görülür, bazılarımızın ise görünmezdir. Fakat engel olma durumu, her birey için farklı bir anlam taşır ve bazen sadece fiziksel durumlar değil, duygusal, toplumsal ve zihinsel faktörler de bu engelleri oluşturur. Bu yazıda, engel sayılan hastalıkları veri ve gerçek yaşam hikâyeleriyle ele alacak, bu hastalıkların insan hayatındaki etkilerini keşfedeceğiz.

Belki siz de bu yazıyı okurken kendiniz veya çevrenizdeki birinin deneyimlerini hatırlayacaksınız. Her hikâye farklıdır, fakat bir ortak nokta vardır: Engel, hayatı kısıtlamak ve zorlaştırmaktan fazlasıdır; aynı zamanda direnç, güç ve insanın hayatta kalma isteğiyle de şekillenir.

Engel Sayılan Hastalıklar: Fiziksel ve Zihinsel Sınıflandırmalar

Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) göre, engelli olmak, fiziksel, zihinsel ya da duygusal bir bozukluk nedeniyle bir kişinin günlük yaşam aktivitelerini sürdürememesi veya sınırlı bir şekilde sürdürebilmesidir. Bu nedenle, engel sayılan hastalıklar genellikle daha uzun vadeli, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen rahatsızlıklardır.

Fiziksel engeller arasında yaygın olanlar; felç, kas hastalıkları (örneğin, kas distrofisi), ciddi eklem rahatsızlıkları (örneğin, romatoid artrit) ve doğuştan gelen bozukluklar yer alır. Zihinsel engeller ise; otizm spektrum bozukluğu, gelişimsel bozukluklar ve ağır depresyon gibi psikiyatrik rahatsızlıklar olabilir.

Birçok erkek, engelleri pratik ve çözüm odaklı bir şekilde ele alır. Fiziksel engeller söz konusu olduğunda, erkekler genellikle durumun ne kadar iyileştirilebileceğine odaklanırlar. Örneğin, kas hastalığı olan bir adam, tedavi ve terapi seçenekleri hakkında araştırmalar yapabilir ve bu hastalıkla başa çıkmak için çözüm yolları arayabilir. Ancak, her zaman çözüm bulmak mümkün olmamaktadır.

Gerçek Bir Hikâye: Ali’nin Mücadele Hikayesi

Ali, 35 yaşında, kas distrofisi (kas zayıflığı) hastalığı ile mücadele ediyor. Onun hikâyesi, hastalığın sadece bedensel değil, aynı zamanda psikolojik bir engel de yaratabileceğini gösteriyor. Ali, hastalığının başlarında bu durumun ona ne kadar zorluk çıkaracağına dair bir farkındalığa sahip değildi. Ancak zamanla kaslarındaki güç kaybı arttıkça, yürüyüşü zorlaşmaya ve merdiven çıkmak neredeyse imkansız hale gelmeye başladı.

Ali, başlangıçta durumunu kabullenmekte zorlandı. Ancak, çözüm odaklı bir yaklaşım benimseyerek fizik tedaviye başladı ve her gün düzenli egzersizler yaptı. Yavaş yavaş, hastalığıyla barışmaya başladı. Ancak, tedaviye rağmen bazı günler, fiziksel engellerinin onu ne kadar sınırladığına dair duygusal çöküşler yaşadı. “Bazen, sadece küçük bir adım atabilmek, büyük bir zafer gibi geliyor,” diyor.

Engellerin Duygusal Yansıması: Kadınların Perspektifi

Kadınlar, engelli olma durumunda daha fazla duygusal ve toplumsal etkilenme eğilimindedir. Toplumda kadınlara yönelik fiziksel ve duygusal beklentiler genellikle farklıdır. Kadınlar, genellikle “güçlü” ve “yardımcı” olma beklentisiyle yaşarlar. Bu, engelli kadınlar için ek bir baskı oluşturabilir. Engelli bir kadının, toplumsal normları ve beklentileri aşmak zorunda olduğu bir gerçeklik vardır.

Gerçek Bir Hikâye: Zeynep’in Toplumsal Engellerle Mücadelesi

Zeynep, 28 yaşında bir kadın ve uzun yıllardır depresyonla mücadele ediyor. Zeynep, ilk başlarda depresyonunun sadece bir dönem olduğunu düşündü, ama zamanla bu durum yaşamını ciddi şekilde etkilemeye başladı. İşini kaybetti, sosyal çevresi daraldı, ve en önemlisi, kendini yetersiz ve toplumdan dışlanmış hissetti. Zeynep’in mücadelesi yalnızca zihinsel değil, toplumsal bir mücadeleye de dönüştü. Depresyonu nedeniyle toplum onu “güçsüz” olarak etiketlemeye başladı, oysa ki Zeynep, hayatta kalma mücadelesi veriyordu.

Kadınların bu tür hastalıklarla mücadeleleri, toplumun kadına yüklediği “güçlü olma” ve “aileyi ayakta tutma” baskılarıyla şekillenir. Zeynep, bu baskılar altında zaman zaman hayal kırıklığına uğramış olsa da, sonunda çevresindeki insanlardan aldığı destekle iyileşmeye başladı.

Zeynep’in hikayesi, engelli olmanın sadece fiziksel bir durum olmadığını, toplumsal cinsiyet ve empati gibi faktörlerin de bu durumu nasıl şekillendirdiğini gösteriyor. Erkeklerin genellikle çözüm odaklı bir yaklaşımı olsa da, kadınlar, toplumsal ve duygusal bağlamlarda engellerle başa çıkmak için daha fazla duygusal güç gösteriyorlar.

Sakatlık, Engel Sayılır mı? Toplumun Duygusal Tepkisi

Engel sayılacak hastalıklar, genellikle bireylerin günlük hayatlarını sürdürebilmelerini zorlaştıran durumlarla bağlantılıdır. Ancak bu hastalıkların her biri, sadece biyolojik veya fiziksel bir engel olarak kalmaz; toplumsal etkileşimler, iş gücü piyasası ve sosyal hayat gibi alanlarda da farklı etkiler yaratır. Erkekler, çözüm odaklı ve pratik bir yaklaşım benimseyebilirken, kadınlar toplumsal bağlamda daha empatik bir bakış açısı sergileyebilirler.

Sizce, engel sayılan hastalıklar yalnızca fiziksel mi olmalı, yoksa toplumsal, duygusal ve psikolojik engeller de dikkate alınmalı mı? Her bireyin engel kavramına yaklaşımı farklıdır, peki sizce engellerle mücadelede toplum nasıl bir rol oynamalı?

Fikirlerinizi ve deneyimlerinizi paylaşarak bu konuda daha fazla tartışma başlatmamıza yardımcı olabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

mecidiyeköy escort deneme bonusu veren siteler
Sitemap
ilbet casinobets10